21 Ağustos 2013 Çarşamba

Sevgili Küllük


Sevgili küllük

yordum seni bugünlerde

ciğerim rengini almıştır üç günde

çabuk alırım zor atarım



kendi rengime bakarsak göremeyiz şu an

ne kadar parlasam da bir anda solarım

neşemi korumayı beceremem bunca değişikliğin içinde



zorla gelip zorla giden biri var

hep ordaymışım gibi hoş gelip,

hiç olmamışım gibi boş geçen

gördümü ki rengimdeki değişikliği



renklerimi seyrederken memnunsa neden soldurdu beni

neden görmek istemediği bir rengime boyadı heryerimi



midem cevabı verecek az kaldı

konuştu konuşacak yerinde kasılırken

sanırım kusacak geriye kalan safrayı acım gibi



açım gibi ama yemek değil çaresi

içim boşalırken tuttum nefesi

bir dahaki alışım nerede nasıl olacak

bilsem şimdiden dayanabileceğimi

uyumaktan vazgeçebilirim

ama şimdi bu sadece tek çaresi



uykumda geldi haberi “çocuk burada kalk uyan”

döndüm defalarca huzura gelsin yüzüm

bulamadım yerini

ve o çıktı saklandığı yerden

hiç yokmuşum gibi geçip gitti



ben de bu hiç olmamış gibi

devam edemedim uyumaya



uyanıkken düşünmekten bitkinim

kendimle konuşmaktan sesim kesildi

nefessiz dolaşmaktan gücüm

zorluyorum yokuş yukarı her an

bir türlü tutturamıyorum doğru vitesi

nefesim yetmiyor



anlatıp duruyor aklım

her satırı hatırlanacak kadar kısa bu hikayeyi

başladığında anlatmaya uyuyordum

Uyanıp devam ettim dinlemeye

ve ona katıldım

ben anlattım bazı yerlerini o da dinledi

günler ve geceler geçti bu hikaye içinde

sonra onun için bittiğinde

beni içinde bırakıp gitti



apar topar çıkarken evinden

bütün renklerim güneşte soldu gitti

akarken yokuş aşağı

nereye nasıl gideceğimi

nasıl devam edeceğimi bilmeden

yeniden tek başıma iki teker üzerinde

bana şahitlik eden olmadan

bütün güzellikleri nasıl göreceğimi

yokuşlarda nasıl direneceğimi

ve bütün günü nasıl yalnız geçirdiğimi

hatırlayamadan



yokuşun ortasında bıraktı beni

inebilirim

çıkabilirim

yüzümü ne tarafa dönsem

nerede yorulsam nerede uyusam

nerede rengimi bulsam

göz göre göre onu nasıl unutsam

yokmuş gibi yapsam

yokuşta kendimi ne kadar yaksam

acımı yok sayıp nasıl yaşasam



sevgili küllük

midem senin tadını aldı

sen bilirsin

tadını aldığını rengine büründüğünü bırakmak zordur

en güzeli hiç başlamamakmış














28 Kasım 2011 Pazartesi

Yaşar Usta

Söyleyemeyen söylemesin hissetmeden
sussun gitsin
Dişlerinin arasından sızacaksa yalan yanlış şeyler
dişleri dökülsün de gitsin

Kendini bilmeyen yutsun bildiklerini
boğulsun gitsin
Kokutmasın tırsak nefesiyle çevresini

Önümde duran taş,
arkamda duran ağaç ve yarım yamalak gördüğüm gökyüzü
nasıl eminse benim burada olduğumdan
aynen ben de biliyorum
üstümde gezen sinekleri

Sadece ışığa gelmişken
“Buna da konalım gelmişken” diyorsa
sinek bile öldüremeyen ben
yaşar usta
sineklere rağmen


1.7.11

16 Kasım 2011 Çarşamba

12.11.11.

Kahvenin acısı yalnızlığı
Geceden kalma sigara pası çaresizliği
Üşümek yersizliği
Düşünmek delirmeyi
Yaşamak ölmeyi düşündürdükçe

Öpülmek koparılmayı
Bakılmak incelenmeyi
Dokunulmak vurmayı
Dinlenmek duymazlığı hissettirdikçe

Oturmak kalkmayı
Durmak koşmayı
Boğulmak ağlamayı
Susmak çığlık atmayı istettikçe

Dua isyana dönüştükçe
Varlığından şüphe ettikçe
Dua isyana dönüştükçe
Korku dizginledikçe
Gücün kırıldıkça
Sonunda bıraktıkça
Bil
Şükret

Tahinli Karnıbahar

1 normal boy karnıbaharı doğrayıp, çok az su koyup kapağı kapalı halde 15 dk kadar pişirin. buharda pişmiş gibi olacak. bu olay olurken diğer malzemeler hazırlanabilir. isteğe göre roka, maydanoz, dereotu, taze nane gibi yeşillik, 2 kırmızı ve 2-3 yeşil biber, 1-2 diş sarmısak.

Karnıbahar soğurken içine karabiber ve kimyon ve tuz atılır karıştırılır. Elma sirkesi de bu aşamada konulabilir isteğe göre ama az...

sosu için 1 limon suyu, 4 yemek kaşığı veya daha fazla (çok seviyorsanız) tahin, biraz zeytinyağı, biraz tuzu karıştır. karnıbahar soğukken önce malzemeleri sonra sosu karıştır.

en üste de sumak ve tuzla ovulmuş 1 küçük soğanı serp. veya taze soğan kullanılabilir. Pul biber de atılmalı...

Midesi rahatsız olan abartmasın, evde soda bulundursun. Bir de biber ve soğanları çiğ olarak değil biraz ayçiçek yağında çevirip, yağını süzerek kullansın.

rakıyla fena oluyor!!

3 Mart 2011 Perşembe

kolay ve dehşet ayvalı kereviz

Ayva hayatım boyunca yemediğim bir şey ama marmelatına dayanamam.ayvalı kereviz internette cok saçma anlatılıyor.kendim uydurdum.

buyuk bir sogan ve kızmızı biberi yarım halka doğrayıp az ayçiçek yağında kavur ama tam kavrulmadan rendelenmiş 1 ayvayı, dogranmış 2 havucu, zeytin yagını da ekle. 1 tatlı kaşığı şeker de koyup karamelize marmelatlı bir şey haline gelene kadar karıştırarak pişir 5dk falan, bu işin sonunda karabiber koy bolca. 2 orta veya buyuk boy kerevizi de baltayla kesip dograyıp ekle. ustune cıkmıcak kadar az su ekle. kapagı kapat.kaynayınca kısık ateşe getir. kereviz erimesin arada kontrol et. pişince kapatıp 1 limonun suyunu ekle, tuz ekle. rakı ve şarapla da şahane olur. portakal suyu da koyulabilir suyla beraber.

isteyen soguyunca ustune maydanoz veya dereotu koysun ben unuttum.

21 Şubat 2011 Pazartesi

kriz waffle

5 dakikada hazır olan, düşük kalorili waffle tamamen kendi keşfim:
temizlenmiş tost makinasını sıvı yağla yağlayıp ısıt, o sırada hamuru hazırla:

1 yumurta, 1 su bardağı süt,6 kaşık un, 2-3 kaşık şeker (isteğe göre), yarım paket vanilyayı iyice karıştır. bu hamurdan 5 tane çıkar

tost makinasını açıp göz kararı beşte birini yavaş yavaş dök. yayılması bitince tost makinasını kapat ve 2 dk açma. 2 dk sonra pembeleştiyse 90 derece çevir ki kareli olsun ve daha iyi pişsin, 2 dk daha beklet. bu pişerken muzu dilimle hazırla.

tabağa çıkardığın hamurun yarısına insaflı bir şekilde nutella sür. üstüne muzları diz. ortadan katla. sıcakken bir kaç lokmada ye.

içine bal, kaymak, başka meyveler koyulabilir. bu hamura tahin de guzel olur. otantik waffle yapabilirsin.